E-Dergi SEKTÖRLER HABERLER ÜRÜN TANITIMLARI TEKNİK YAZILAR DOSYALAR RÖPORTAJLAR BAŞARI HİKAYELERİ UZMAN GÖRÜŞÜ YAZARLAR FUARLAR ETKİNLİKLER PROFİLLER Editörden Künye YAYIN KURULU ARŞİV ABONELİK İLETİŞİM
Bir “Hayal Gücü Endüstrisi" Doğuyor

Dijital teknolojinin gerçek erdemi tamamen yeni iş alanları ve yaşam tarzları icat etmek için sağladığı olanaklarda yatar. Dassault Systèmes Başkanı ve CEO’su Bernard Charlès’a göre başarılı olan üreticiler her şeyin kalbine hayal güçlerini koyanlar olacak. Bir hayal gücü endüstrisinde dijital miras ve ekonomik model, stratejik rekabet avantajları haline gelecek.

 

Dijital teknolojinin gerçekten neyi başarabileceği konusunda yanılmaya eğilimliyiz. Oysa en bariz erdemi, verimlilik ve rekabeti geliştirmek için sunduğu potansiyeldir. Ancak gerçek ve en büyük gücü, insanlara farklı bir şekilde düşünme olanağı tanımak adına hayal gücünü serbest bırakma potansiyelinde bulunur. Dijital, sanal ile eş anlamlıdır; bir başka ifadeyle olanaklar, yenilikçilik ve hayal gücü ile.
 
En büyük ilerlemelerin, hayal gücünün en büyük güç olduğu sanal gerçeklik sayesinde hayata geçtiği bir çağda yaşıyoruz. Bu, daha önce var olmayan bir dünya hayal eden Toyota, Airbus, Meyer Werft, Blue Origin gibi liderlerin başarılı olduğu bir çağdır. Bugün üretim sanatı, durmadan icat etmek ve yeniden icat etmektir. Başarılı olacak üreticiler, terminolojisi henüz tanımlanmamış bir dünya yaratanlar olacaktır. Başarı, halihazırda var olanı geliştirmekten değil, yeni iş alanları ve çalışma biçimlerini hayal etmekten gövde bulacaktır. Büyümeyi oluşturmak, hayal gücü ve yaratıcılığa daha büyük bir kapsam sağlamaya dayanır. İnsanlara dünyayı geliştirmek, kurumlar oluşturmak ve dijital teknolojiyi benimsemek ve öğrenmek için arzularının peşinden gitme olanağı sağlama anlamına gelir. 
 

İki Ana Perspektif Geleceği Belirleyecek 
Bunların ilki, bir “ürün” ekonomisinden ürünün gerçek değerinin onu nasıl kullandığımızdan kaynaklandığı bir “deneyim” ekonomisine geçmekte olduğumuz gerçeğinde yatar. Bu yeni ekonomide, arz ve talebin yanı sıra global ve yerelin yakınlaştığı yeni pazarların geliştiği görülecektir. Bunun örnekleri, müzik akış platformları ve (üretim laboratuvarı) ulaşımın takas edildiği Uber’e ve kelimelerin takas edildiği Google’a kadar bol miktarda bulunur.
 
Geleceğin endüstrisi, sadece ürünler üreten bir endüstri olmak yerine, oluşturma, üretim ve paylaşılan deneyimleri içeren bir değer zinciri olacaktır. Bu bakımdan, benzersiz bir tüketici deneyimi oluşturan Amazon, tam bir sektör oyuncusu olarak görülebilir.
 
Benzer bir şekilde otomotiv endüstrisi de sadece otomobil üretmekle kalmayacak, şehirler, perakendeciler ve şehir sakinleriyle omuz omuza çalışarak ulaşımı kullanmanın yeni yollarını hayal edecektir. Sektörde halihazırda Tesla ve Faraday Future gibi yeni oyuncuların ortaya çıktığı görülmüştür. 3D çözümleri sunan Dassault Systèmes ve bir mühendislik ve teknoloji danışmanlığı şirketi olan Akka Technologies, bağlantılı ve tamamen otonom bir elektrikli otomobil olan Link & Go’yu hayal etmek için bir araya geldi. Otomotiv endüstrisi maddi dünyadan sanal dünyaya geçiyor. “Sanal”, gerçek araç parçaları kadar gerekli bir bileşendir.
 
İkinci perspektif ise, sadece insanoğlu ve çevre için değil, aynı zamanda endüstriyel gelişim için ürün, doğa ve yaşamı bağdaştırmayı temel alan bir dünya etmemiz gerektiğidir. Endüstri, doğa ve yaşamdan yeni malzemeler oluşturma ve yeni kullanımlar hayal etme hakkında çok şey öğrenebilir. Biyolojik işlevleri taklit etmeye çalışmak (biyomimikri) yenilikçiliğin henüz keşfedilmemiş bir kaynağıdır. Malzeme bilimiyle birleştirilen ek üretim (3D baskı) sayesinde halihazırda atom ölçeğinde çalışabiliyor ve hayal gücümüzü malzemelerin kısıtlamalarından özgürleştiriyoruz.
 
Endüstri bu yeni ekonomide kendine nasıl yeniden şekil verebilir
Dünyanın ana endüstriyel güçlerinin tamamı bunu başarmak için girişimlere başlamıştır: Çin’de Çin Malı 2025; ABD’de Ulusal Üretimde Yenilikçilik Ağı; Güney Kore’de Yaratıcı Endüstri ve Yenilikçilik; Almanya’da Endüstri 4.0; ve Fransa’da Geleceğin Endüstri Birliği. Dassault Systèmes, tüm bu girişimlerin içinde yer almış  ve Fransa’nın projesine yön vermeye yardımcı olmuştur. Yeni milenyumun başlangıcı için “kutsal kase” olan otomatik üretimin, bu çözümün sadece bir parçası olduğu aşikardır. Asıl zorluk, yeni ekonomik modeller icat etmektir.
 
Yazılım, bir endüstriyel sistemin maliyetindeki payını gittikçe büyütürken malzeme maliyetleri azalmaktadır. Bu, değerin bulut tabanlı hizmetlerde yoğunlaşacağı anlamına gelir. Ancak hepsi bu değil. Endüstriyel firmalar kendilerini “yakınlaşma platformları” olarak görmelidir. Örneğin, Fransa Savunma Tedarik ve Teknoloji Ajansı (DGA), bu hizmeti sunarak Silahlı Kuvvetler ile mevcut en yeni teknolojiler arasında bağlantı kurmaktadır.
 
Gelişmiş yenilikçilik ve iş birliği platformları büyük beyinler, fikirler, çözümler ve bilgileri bir araya getirir ve olanakların sınırlarının kaldırıldığı bir ortamda katılımcıların en çok işe yarayan ve çok hoşlarına giden çözümleri test etmesine olanak tanır. Bu platformlar, tüketici ürünlerinden NIAEP* tarafından da gösterildiği gibi nükleer güç santrallerine kadar her şeyi tasarlamak için kullanılabilir. Arz (“bir hizmet olarak üretim” olarak adlandırılan modüler bağlantılı sistemler) ve talep (modüler, kişiselleştirilmiş, bağlantılı ürünler ve hizmetler) için yenilikçi stratejilerin uygulanmasını kolaylaştırırlar.
 
Bir hayal gücü endüstrisinde dijital miras ve ekonomik model, stratejik rekabet avantajları haline gelmektedir.
 
*NIAEP, nükleer güç santralleri tasarlayan ve inşa eden Rusya atom enerjisi ajansı Rosatom’un mühendislik alt kuruluşudur.
 
Paylaş Tweet Paylaş
3428 kez okundu
En Çok Okunanlar Son Eklenenler
YAYIN AKIŞI
FACEBOOK
TWITTER
INSTAGRAM